Küresel Kurumsal Siber Güvenlik Sigortaları ve Blockchain Sektörü

Sercan Koç

Kurucu

August 24, 2025

28 min read

Giriş

Siber güvenlik sigortaları, işletmeleri siber saldırıların finansal etkilerinden korumayı amaçlayan özel poliçelerdir. 2020’lerin başından itibaren fidye yazılımları, veri ihlalleri ve gelişmiş siber tehditler hızla artmaktadır ve bu durum işletmelerin bu tür risklere karşı sigorta talebini yükseltmektedir. Geleneksel sorumluluk veya varlık sigortaları siber olayların kapsamına genellikle tam olarak girmediğinden, kurumsal siber sigorta poliçeleri kritik bir risk yönetimi aracı haline gelmiştir. Bu çalışma kurumsal ölçekte siber güvenlik sigortalarının kapsamını, önde gelen sigorta şirketlerinin ürünlerini, blockchain sektörü özelindeki uygulamaları, bu alandaki zorlukları, regülasyonları, 2023-2025 dönemindeki yeni trend ve tehditleri ile öne çıkan vaka analizlerini ele almaktadır.

Siber Güvenlik Sigortalarının Kapsamı ve Teminat Türleri

Kurumsal siber güvenlik sigortaları bir siber olay sonucunda oluşan çeşitli zarar kalemlerini karşılamak üzere tasarlanır. Birincil (first-party) teminatlar, sigortalı şirketin doğrudan maruz kaldığı maliyetleri kapsar; örneğin bir siber saldırı sonrası sistemlerin yeniden kurulması, verilerin kurtarılması, iş durması nedeniyle kaybedilen gelir ve fidye yazılımı saldırılarında ödenen fidye tutarları bu kapsamdadır. Üçüncül şahıs (third-party) teminatlar ise siber olayın müşteriler, iş ortakları veya diğer dış taraflar üzerindeki etkisinden kaynaklanan hukuki sorumlulukları karşılar; örneğin bir veri ihlali durumunda etkilenen bireylerin açtığı davalar, düzenleyici kurumların kestiği para cezaları (yasal olarak sigortalanabiliyorsa) ve itibar kaybına karşı ilişkili tazminatlar üçüncül teminatlara girer.

Genel olarak kurumsal siber poliçeler aşağıdaki ana kalemleri teminat altına alacak şekilde düzenlenir:

  • İhlal/Olay Müdahale Masrafları: Forensik inceleme, hukuk danışmanlığı, etkilenen bireylerin bilgilendirilmesi, çağrı merkezi kurulması ve kredi izlemesi hizmetleri gibi bir veri ihlali sonrasındaki zorunlu giderler poliçe tarafından karşılanır.

  • İş Durması ve Gelir Kaybı: Bir siber saldırı sonucu sistemlerin kapanması veya hizmetlerin kesintiye uğraması nedeniyle şirketin uğradığı kâr kayıpları ve fazladan masraflar teminat altındadır. Bazı poliçeler tedarikçi kesintilerini (contingent business interruption) de kapsayarak üçüncü taraf hizmet sağlayıcıların uğradığı sorunlardan doğan gelir kaybını da içerebilir.

  • Fidye ve Siber Şantaj: Fidye yazılımı saldırılarında ödenen fidyeler, şantaj durumlarında danışmanlık giderleri ve müzakere masrafları poliçelerde birincil teminat olarak yer alır.

  • Sorumluluk ve Hukuki Giderler: Müşteri veya çalışan verilerinin sızması gibi olaylar sonucunda üçüncü şahısların açtığı davalar, savunma masrafları ve mahkeme tazminatları poliçe kapsamında ödenir. Kişisel verilerin korunamamasından kaynaklanan GDPR gibi düzenleyici cezalar bazı yargı bölgelerinde sigorta ile karşılanabilmektedir (her ülkenin hukukuna bağlı olarak).

  • İtibar Yönetimi ve PR: Bir olay sonrası şirketin marka itibarını korumak için yapılan halkla ilişkiler danışmanlığı ve iletişim giderleri pek çok poliçede bulunmaktadır.

  • Fiziksel Hasar ve Yaralanmalar: Geleneksel olarak siber poliçeler dijital zararları kapsarken, bazı gelişmiş ürünler siber saldırı kaynaklı fiziksel hasarları ve üçüncü şahıs bedeni zararlarını da kapsayacak şekilde genişletilmiştir. Örneğin AIG’nin CyberEdge Plus ürünü, bir siber olayın tetiklediği fiziksel mal kaybı, üçüncü şahıs yaralanması ve mülkiyet hasarlarını da birincil teminat olarak eklemektedir.

Poliçelerin genel şartları incelendiğinde, sigortacıların kapsam sağlarken belirli güvenlik önlemlerinin şirketlerde uygulanmış olmasını şart koştuğu görülür. Örneğin çok faktörlü kimlik doğrulama (MFA) kullanımı, düzenli yedekleme, çalışanlara siber farkındalık eğitimi verilmesi ve bir olay müdahale planının mevcut olması gibi gereklilikler poliçe özel şartlarına girebilir. 2024 itibarıyla siber sigortacılar, başvuru formlarında şirketlerin bu kontrolleri gerçekten uyguladığını kanıtlamasını istemeye başlamıştır (salt beyana güven devri kapanmaktadır). Benzer şekilde sigortalının poliçedeki güvenlik yükümlülüklerini olay anında yerine getirdiğini ispat yükü de giderek sigortalıya bırakılmaktadır. Savaş, terör, devlet destekli saldırılar ve alt yapıyı geniş çaplı etkileyen katastrofik olaylar gibi kapsam dışı bırakılan durumlar (istisnalar) poliçelerde açıkça tanımlanmaya başlanmıştır. Örneğin birçok poliçede, resmî otoritelerce “savaş eylemi” veya “devlet destekli saldırı” olarak nitelendirilebilecek olaylar teminat harici sayılır (aşağıda örnek davalarda değinilecektir). Bu gibi istisnalar sigorta sektörünün büyük çaplı sistemik riskleri kontrol altında tutma çabasının bir parçasıdır.

Haber Bültenimize Kaydolun

Blockchain alanında yeni yayınlanacak makalalerimizi, görüşlerimizi, vaka analizlerimizden öncelikli olarak haberdar olun.

Başlıca Küresel Sigorta Sağlayıcıları ve Ürünleri

Siber güvenlik sigortası pazarında, gerek kapasite gerek ürün çeşitliliği bakımından öne çıkan uluslararası sigorta şirketleri bulunmaktadır. Aşağıda, bu alanda lider bazı sağlayıcılar ve sundukları ürünlere dair özet bilgiler verilmektedir:

CyberEdge, CyberEdge Plus, CyberEdge PC vb

CyberEdge poliçeleri veri ihlali masrafları, iş durması gelir kaybı, fidye gibi birincil maliyetleri karşılar. CyberEdge Plus ise siber saldırı kaynaklı fiziksel hasar, üçüncü şahıs bedeni zararları ve mülkiyet kayıplarını da kapsar. AIG (American International Group) siber risk danışmanları ve CyberMatics® aracı ile sigortalılara risk değerlendirmesi ve sürekli güvenlik takibi hizmeti de sunar.

Cyber Enterprise Risk Management (ERM)

Chubb’ın Cyber ERM poliçesi üç ana prensibe dayanır: olay öncesi risk azaltma, olay sonrası hızlı müdahale ve kalan risklerin transferi. Kapsamında; siber saldırı, insan hatası veya sistem arızası kaynaklı iş kesintisi; veri kaybı ve kurtarma giderleri; sözleşmesel tazminatlar dahil hukuk masrafları; düzenleyici inceleme masrafları; fidye ve siber şantaj ödemeleri; kişisel verilerin ifşasından doğan sorumluluklar gibi geniş bir yelpaze bulunmaktadır. Chubb, 20 yılı aşkın deneyimiyle siber sigorta pazarında büyük bir paya sahiptir (2019 itibarıyla %36 pazar payı).

Allianz Cyber Protect

Allianz’ın küresel çapta sunduğu Cyber Protect poliçesi; teknik arıza, insan hatası veya resmi düzenleyici emirlerden kaynaklanan iş durması kayıplarını, tedarikçilerden kaynaklı dolaylı iş kesintisi kayıplarını, ağ güvenliği ihlallerinden doğan üçüncü taraf sorumluluklarını, fidye yazılım saldırılarından kaynaklı siber gasp (extortion) masraflarını, veri ihlali sorumluluğunu, düzenleyici kurum taleplerine yanıt için yapılan iç soruşturma giderlerini ve PCI-DSS uyumluluk cezalarını kapsayacak şekilde oldukça geniş bir koruma sağlar. Her poliçe, şirketin risk profilinin detaylı bir değerlendirmesine göre şekillendirildiği için ihtiyaçlara göre esnek çözümler sunulur.

Lloyd’s of London (Pazar yeri – çeşitli sendikalar)

Lloyd’s tek bir ürün yerine bünyesindeki sendikalar aracılığıyla siber sigorta kapasitesi sağlayan bir pazardır. Örneğin Lloyd’s sendikalarından Beazley “InfoSec” poliçesi ile küresel ölçekli kurumlara hukuki savunma, ihbar ve kriz yönetimi, kredi izleme, iş kesintisi, fidye ve veri kurtarma gibi kapsamlar sunar. Lloyd’s piyasası büyük kurumsal riskler için yüksek kapasiteli teminatlar sağlayabilmesiyle bilinir. Ancak 2023 itibarıyla Lloyd’s, üye sigortacıların tüm bağımsız siber poliçelerine devlet destekli saldırıları ve savaş durumu siber olaylarını hariç tutan klozlar eklemesini şart koşmuştur. Bu adım ulus-devlet düzeyindeki yıkıcı siber risklerin sigorta piyasasını sarsmasını engellemeye yöneliktir. Örneğin Mart 2023’ten itibaren Lloyd’s piyasasında verilen siber poliçeler, bir ülkenin işleyişini ve güvenliğini etkileyen büyük çaplı olaylardan doğan zararları kapsam dışı bırakmaya başlamıştır.

Hiscox CyberClear; Beazley Breach/InfoSec

İki şirket de Lloyd’s kökenli uzman sigortacılar olup KOBİ’lerden büyük ölçekli kuruluşlara kadar geniş bir müşteri kitlesine siber poliçeler sunar. Hiscox, her yıl yayınladığı Cyber Readiness (Siber Hazırlık) raporuyla bilinmekte ve özellikle KOBİ’lere yönelik uygun maliyetli poliçeler geliştirmektedir. Kapsamında gelir kaybı, itibar hasarı, adli bilişim ve bildirim giderleri, tedarikçi kesintisine bağlı kayıplar gibi unsurlar yer alır. Beazley ise küresel ölçekte sağlık, finans, perakende gibi sektörlere hizmet verir; InfoSec poliçesiyle hukuki savunma, kriz yönetimi, kimlik izleme, iş durması, fidye ve veri kurtarma gibi kapsamlar sunar. Her iki şirket de büyük ölçekli siber hasar tecrübesiyle olay öncesi risk azaltıcı hizmetlere (ör. Hiscox Risk Academy) odaklanarak öne çıkmaktadır.

AXA XL Cyber Insurance

AXA, siber sigortada Accenture ile iş birliği yaparak müşterilerine entegre hizmet sunan bir diğer küresel oyuncudur. Poliçesi esnek kapsam, proaktif risk yönetimi ve müşteri odaklı hasar yönetimi prensipleriyle geliştirilmiştir. Kapsam alanları arasında iş durması ve ek masraflar, veri ihlali sorumluluğu, elektronik varlık kaybı, adli bilişim giderleri, halkla ilişkiler ve bildirim maliyetleri, düzenleyici savunma ve cezalar, veri restorasyonu ve siber fidye ödemeleri sayılabilir. AXA XL ayrıca her müşteriye poliçe öncesi kapsamlı bir tehdit istihbaratı raporu sunmakta ve Accenture’ın rehberliğiyle siber olay anında doğru müdahaleyi sağlamaktadır.

Yukarıda belirtilenlerin yanı sıra Zurich, Travelers, Liberty Mutual, CNA gibi sigortacılar ve Coalition, At-Bay gibi insurtech girişimler de siber sigorta alanında aktiftir. Örneğin Travelers’ın CyberRisk poliçesi sosyal mühendislik (oltalama) dolandırıcılığı ve tedarikçi/satıcı üzerinden yapılan ödemelerdeki sahtekârlıkları dahi kapsayacak şekilde geniş teminatlar sunarken, müşterilerinden kapsam öncesi NetDiligence ile ayrıntılı bir siber risk değerlendirmesi ve olay müdahale planı hazırlamasını talep eder. Özetle büyük sigorta gruplarının çoğu siber risklere özel ürün paletlerini güncelleyerek, hem geniş kapsam sunmaya hem de risk mühendisliği hizmetleriyle hasarları önlemeye odaklanmaktadır.

Blockchain Teknolojisi Sektöründe Siber Sigorta Uygulamaları ve Risk Değerlendirmeleri

Blockchain ve kripto para sektörü, doğası gereği dijital varlıklara dayalı olduğundan siber risklere karşı özellikle savunmasızdır. Bir yandan blockchain altyapısının dağıtık ve kriptografik yapısı güvenli kabul edilirken, öte yandan kripto para borsaları, dijital cüzdanlar ve akıllı kontratlar gibi uygulama katmanlarında çok sayıda güvenlik olayı yaşanmaktadır. Bu durum, siber sigorta sağlayıcılarını blockchain sektörü özelinde çözümler geliştirmeye itmiştir.

Siber Sigorta Uygulamaları

Sigortacılar, blockchain şirketlerinin maruz kalabileceği benzersiz riskleri adreslemek üzere ürünlerini uyarlamaya başlamıştır. Örneğin Lloyd’s piyasasında 2020 yılında Coincover ile işbirliği içinde kripto para cüzdan sigortası geliştirilmiştir. Bu ürün çevrimiçi (hot wallet) dijital cüzdanlarda tutulan kripto paraların çalınma riskine karşı koruma sağlar ve kripto varlığın değeri poliçe süresince dalgalansa bile teminat tutarı buna göre dinamik olarak ayarlanır. Bu yenilikçi poliçe, kripto varlık fiyatlarının oynaklığına rağmen müşterinin varlığının güncel piyasa değerinin sigorta kapsamında kalmasını garanti etmiştir. 

Benzer şekilde bazı özel sigorta girişimleri kripto borsaları ve saklama hizmetleri için siber suç ve hırsızlık poliçeleri sunmaktadır. Örneğin ABD merkezli Coalition firması kripto para sektöründeki şirketleri hem klasik siber saldırılara hem de kripto hırsızlıklarına karşı koruyan hibrit teminatlar sağlamaktadır. 

Sigorta sektörü ayrıca kendi süreçlerinde de blockchain teknolojisinden yararlanmaya başlamıştır. Yapay zekâ ile birlikte blockchain kullanımı sayesinde risk analizinde verilerin güvenli paylaşımı, hasar süreçlerinde akıllı kontratlarla otomatik tazminat ödemeleri ve reasürans işlemlerinde hız ve şeffaflık gibi alanlarda gelişme potansiyeli olduğu açıktır. Örneğin parametrik siber sigorta çözümlerinde, belirli bir tetikleyici olay (örneğin belirli bir süre hizmet kesintisi) gerçekleştiğinde akıllı kontratlar otomatik olarak ödeme yaparak hasar sürecini hızlandırabilir.

Hukuki ve Teknik Analiz: Blockchain Güvenliği

Siber risklere karşı blockchain protokollerinin hukuk ve teknoloji perspektifinden nasıl değerlendirildiğini inceleyin.

Risk Değerlendirmeleri

Blockchain sektörüne yönelik risk analizi, geleneksel işletmelere kıyasla daha karmaşık olacaktır. Sigortacılar merkeziyetsiz ağların yapısı gereği tek bir arıza noktasının olmaması gibi avantajların yanı sıra, akıllı kontrat güvenlik açıkları veya özel anahtar (private key) hırsızlığı gibi yeni risk alanlarını da dikkate almaktadır. Merkeziyetsiz finans (DeFi) platformlarında yaşanan saldırılar (ör. ünlü DAO olayı veya 2020’lerdeki çeşitli DeFi protokol hack’leri) blockchain sistemlerinin hatasız olmadığını göstermektedir. Sigortacılar bu nedenle blockchain şirketlerini değerlendirirken aşağıdaki konulara odaklanır:

  • Akıllı Kontrat Denetimleri: Şirketin kullandığı akıllı sözleşmeler bağımsız güvenlik denetimlerinden geçmiş mi? Kod zafiyetleri giderilmiş mi?

  • Anahtar Yönetimi: Kripto varlık saklama süreçlerinde çoklu imza (multi-sig) veya donanım güvenlik modülleri kullanılıyor mu? Özel anahtarlar ne derece güvende?

  • Siber Hijyen ve Ağ Güvenliği: Şirketin genel IT altyapısı, bulut sistemleri ve çalışanlarının siber farkındalığı hangi seviyede? Geleneksel saldırılara (oltalama, zararlı yazılım) karşı korunma düzeyi yüksek mi?

  • Düzenleyici Uyum: Şirket, faaliyet gösterdiği ülkelerdeki kripto düzenlemelerine uyumlu mu? Müşterini tanı (KYC) ve kara para aklama karşıtı (AML) kontrollerini uyguluyor mu?

Sigortacılar bu sektör için poliçe geliştirirken, merkeziyetsiz yapının getirdiği risk ölçüm zorluklarını da deneyimlemektedir. Örneğin geleneksel sigortacılıkta hasar olasılıkları tarihsel verilere dayanarak modellenir; oysa blockchain alanında teknolojinin yeniliği ve saldırı vektörlerinin hızla evrilmesi nedeniyle yeterli aktüeryal veri kısıtı vardır. Bu nedenle sigortacılar yapay öğrenme ve senaryo analizleri gibi yöntemlerle olası kayıpları tahmin etmeye çalışmaktadır. Bununla birlikte blockchain sektörü için siber sigortanın faydalarından biri de sektörde güvenlik standartlarını teşvik edici rol oynamasıdır. Bir poliçeye hak kazanmak için şirketlerin belirli güvenlik önlemlerini hayata geçirmesi gerektiğinden, sigorta mevcut risk seviyesini düşürmeye yardımcı olur. Siber sigortanın blockchain endüstrisinde artan rolü, güvenlik standartlarının yükseltilmesine ve olgunlaşmasına katkıda bulunabilir.

Blockchain Şirketleri için Sigorta Poliçelerinde Karşılaşılan Zorluklar ve Çözümler

Blockchain ve kripto para odaklı şirketlerin sigortalanmasında hem sigortacılar hem de sigortalı adayları açısından çeşitli zorluklar ortaya çıkmaktadır.

Başlıca Zorluklar

Yüksek Risk Profili ve Sınırlı Veri

Blockchain şirketleri yenilikçi ve hızlı değişen bir sektörde faaliyet gösterdiği için sigortacılar bu alanı yüksek riskli olarak değerlendirme eğilimindedir. Geçmişte ve günümüzde birçok kripto para borsasının büyük ölçekli saldırılara uğraması sigorta şirketlerini temkinli davranmaya itmektedir. Tarihsel kayıp verilerinin kısıtlı olması ve risklerin belirsizliği nedeniyle sigorta primleri görece yüksek belirlenir. Örneğin bir geleneksel eş büyüklükteki teknoloji firmasına kıyasla benzer büyüklükteki bir kripto finans şirketi için siber poliçe primi çok daha yüksek olabilir – çünkü sigortacı olası bir saldırıda kaybın büyüklüğünü ve gerçekleşme ihtimalini daha yüksek olarak varsayar.

Volatilite ve Dinamik Değerler

Kripto varlıkların fiyat oynaklığı sigorta kapsamının belirlenmesini zorlaştırabilir. Sigorta ile korunmak istenen varlıkların (örn. bir borsanın elindeki dijital varlık rezervi) değeri kısa sürede çok yükselip düşebildiğinden, uygun teminat limitinin tespiti bir hayli güçleşir. Bu sorunu hafifletmek için Lloyd’s tarafından geliştirilen yukarıda bahsedilen dinamik limitli poliçe gibi yeniliklere rağmen değer dalgalanmaları sigortacılar için bir belirsizlik kaynağıdır.

Regülasyon Belirsizliği

Kripto sektörü hala birçok ülkede net yasal çerçevelere oturmamıştır. Sigortacılar için belirsiz bir düzenleyici ortam risk demektir. Örneğin bir kripto şirketinin bir ülkede yasa dışı faaliyetle suçlanması poliçe açısından “sigortalının kusuru” sayılıp hasar ödemesinde sorun yaratabilir. Ya da bazı ülkelerde kripto varlıkların hukuki statüsünün muğlak olması, bu varlıkların sigortalanmasında tereddütlere yol açar.

Kapsam Dışı Bırakmalar

Birçok standart siber poliçede kripto varlık hırsızlığı veya akıllı kontrat hataları doğrudan kapsama dahil olmayabilir. Sigortacılar geleneksel poliçelere bu gibi istisnalar koyarak risklerini sınırlar. Bu da blockchain şirketlerinin tam ihtiyaçlarını karşılayacak poliçeyi bulmalarını zorlaştırabilir. Örneğin poliçede “dijital para biriminin çalınması” bir istisna ise kripto cüzdanlarından yapılan hırsızlıklar teminat dışı kalacaktır.

Çözüm Yaklaşımları

Özel Poliçeler ve Uzman Sigortacılar

Zorlukların aşılması için bu alanda uzmanlaşmış sigorta şirketleri ve brokerlar devreye girmektedir. Evertas gibi yalnızca dijital varlık sigortasına odaklanan şirketler veya geleneksel sigortacıların kripto birimleri, poliçeleri blockchain şirketlerinin ihtiyaçlarına göre özelleştirir. Bu sayede örneğin bir kripto borsası için siber sorumluluk + kripto suç sigortası kombine paketleri oluşturulabilir. Founder Shield gibi teknoloji odaklı brokerlar, blockchain şirketlerine siber sorumluluk, hırsızlık (crime), profesyonel mesuliyet (E&O) ve yöneticiler sorumluluk (D&O) gibi birden fazla sigortayı entegre eden çözümler sunmaktadır.

Risk Mühendisliği ve Güvenlik İş Birlikleri

Sigortacılar blockchain şirketlerinin risklerini daha iyi anlayabilmek için siber güvenlik firmalarıyla iş birliği yapmaktadır. Örneğin poliçe öncesi kapsamlı bir teknik denetim (penetrasyon testi, kod analizi) şart koşulabilir. Bazı sigorta şirketleri müşterilerine sigorta süresi boyunca güvenlik danışmanlığı hizmeti de vererek hem riskleri azaltmaya çalışır hem de hasar olasılığını düşürür.

Öz Sigorta ve Havuzlar

Kripto sektöründe büyük aktörler yeterli ticari sigorta bulamadıklarında kendi kendini sigortalama yöntemlerine başvurmaktadır. Bazı büyük kripto borsaları sigorta yerine müşteri varlıklarını korumak için “acil durum rezerv fonları” oluşturmaktadır. Örneğin Binance borsası “SAFU Fonu” adını verdiği bir havuzla, platform hacklenirse kullanıcı zararlarını karşılayacağını taahhüt etmektedir – bu fiilen bir öz sigorta mekanizmasıdır. İleride, sektörel havuzlar veya karşılıklı sigorta yapıları (mutual insurance) da gündeme gelebilir.

Daha Yüksek Güvenlik Standartları

Uzun vadede çözümün bir parçası ise blockchain şirketlerinin güvenlik standartlarını olgunlaştırmasıdır. Şirket içi güvenliği ne kadar güçlü olursa, sigorta bulmak ve uygun şartlarla poliçe almak o kadar kolaylaşır. Sigortacılar multi-sig cüzdan, soğuk depolama, akıllı kontrat sigorta denetimi gibi önlemleri uygulayan şirketlere ya poliçe vermekte daha istekli olacak veya primlerde indirim yapacaktır. Nitekim bazı poliçeler, belirli siber hijyen kriterlerini karşılayan blockchain şirketlerine prim indirimi sunmaya başlamıştır.

Mevcut Regülasyonlar ve Sektör Standartları

Siber güvenlik sigortalarının düzenlenmesi ve teşviki konusunda dünya genelinde çeşitli yaklaşımlar görülmektedir. Özellikle ABD, AB ve Asya pazarlarında, hem sigorta sektörünü hem de sigortalıları etkileyen regülasyon ve standartlar gelişmektedir.

Amerika Birleşik Devletleri (ABD)

ABD’de federal düzeyde işletmelerin siber sigorta yaptırmasını zorunlu kılan bir yasa bulunmamaktadır. Ancak siber sigorta piyasasının istikrarı ve ulusal siber dirençlilik açısından önemi giderek artan bir gündemdir. 2023 yılında Beyaz Saray’ın Ulusal Siber Güvenlik Stratejisi büyük ölçekli siber felaket senaryoları için bir federal sigorta desteği (backstop) ihtimalinin araştırılmasını hedefler olarak belirledi. ABD Hazine Bakanlığı’na bağlı Federal Sigorta Ofisi (FIO) bu konuda kapsamlı çalışmalar yapmış ve 2023 sonu itibarıyla yaptığı değerlendirmelerde kamu-özel sektör ortaklığıyla, felaket boyutlu siber risklere karşı bir federal sigorta mekanizmasının gerekli olabileceği yönünde ön bulgular elde etmiştir. Örneğin Kasım 2023’te Hazine yetkilileri “uygun tasarlanmış bir federal sigorta çözümünün uç riskleri (tail risks) adresleyerek özel sektör uygulamalarını destekleyebileceğini” belirtmiştir. Bu girişimin altında yatan sebep sigortacıların tek başlarına altından kalkamayacağı ölçekte (örneğin ulusal düzeyde kritik altyapıyı devre dışı bırakan) bir siber saldırı gerçekleşmesi durumunda ekonominin toparlanmasını güvence altına almaktır. 

Zira büyük bir siber felakete dair tarihsel kayıp verilerinin azlığı, ancak bu tür olayların potansiyel etkisinin sınır tanımaması (coğrafi kısıt olmaksızın yayılabilmesi) riski artırmaktadır. Bu nedenle, tıpkı terörizm riskleri için 11 Eylül sonrasında devreye alınan TRIA benzeri, siber riskler için de devlet destekli bir reasürans veya garanti fonu modeli tartışılmaktadır. Henüz bu konuda yasal bir düzenleme olmasa da 2024 ve sonrasında ABD’de siber sigorta destek mekanizmaları konusunda somut adımlar atılması olasıdır. Öte yandan, ABD’de sigorta sektörü eyalet bazında düzenlendiğinden, bazı eyaletlerin finans kurumları veya kritik sektörler için siber sigorta teşvikleri bulunabilir. New York Eyaleti Finansal Hizmetler Departmanı (NYDFS) gibi regülatörler, finans kuruluşlarının siber risk yönetiminde sigorta kullanımını iyi uygulamalar arasında saymaktadır. Ayrıca NAIC (Ulusal Sigorta Komiserleri Birliği), siber sigorta pazarını izlemekte ve sigorta şirketlerinin bu alandaki risk birikimlerini (accumulation risk) yönetmelerine yönelik rehberlikler yayınlamıştır.

ABD’de sektör standartları açısından, NIST (Ulusal Standartlar ve Teknoloji Enstitüsü) tarafından yayınlanan siber güvenlik çerçevesi, şirketlerin risk yönetimine yardımcı olurken dolaylı olarak sigorta için bir temel oluşturur. Sigortacılar, bir firmanın NIST CSF gibi standartlara uyum derecesini risk değerlendirmede dikkate alabilir. Ayrıca büyük sigortacılar, kendi minimum güvenlik gereksinimlerini fiili standartlar haline getirmiştir – örneğin MFA’nin tüm uzaktan erişimler için etkin olması, tüm kritik verilerin düzenli yedeklenmesi ve güncellemelerin zamanında uygulanması artık poliçelerin “olmazsa olmaz” şartları konumundadır.

Avrupa Birliği (AB) ve Avrupa

Avrupa’da da siber sigortaya yönelik artan bir ilgi ve düzenleyici tartışma mevcuttur. AB düzeyinde doğrudan “şirketler siber sigorta yaptırmalıdır” şeklinde bir düzenleme bulunmamakla birlikte, dolaylı etkileri olan bazı mevzuatlar vardır. Genel Veri Koruma Tüzüğü (GDPR), veri ihlali durumunda şirketlere yüksek idari para cezaları getirebilmektedir (ciro’nun %4’üne kadar). Her ne kadar bu cezaların sigorta ile karşılanması bazı üye ülkelerin hukukunda yasaklanmış olsa da (örneğin Almanya’da idari para cezalarının sigortadan ödenmesi kamu düzenine aykırı kabul edilir), GDPR riskinin kendisi şirketlerin siber sigortaya yönelmesine neden olmuştur. Zira bir veri ihlalinin tetiklediği hukuk müşavirliği, adli bilişim, müşteri bildirimleri ve olası tazminat davaları gibi masraflar sigorta kapsamında ödenebilmektedir.

2023 itibarıyla yürürlüğe giren NIS2 Direktifi (Ağ ve Bilgi Sistemleri Güvenliği Direktifi’nin revizyonu), kritik sektörlerdeki (enerji, ulaşım, sağlık, finans vb.) ve belirli büyüklükteki şirketlerde siber risk yönetimini zorunlu kılmaktadır. NIS2, doğrudan sigorta demese de, bu şirketlerin risk azaltıcı tedbirleri almasını şart koşmakta ve üst yönetimi sorumlu tutmaktadır. Bu bağlamda, siber sigorta da risk transferi aracı olarak kritik altyapı işletmelerince değerlendirilmeye başlanmıştır. AB Siber Güvenlik Ajansı ENISA, 2023 yılında Operasyonel Hizmet Sağlayıcılar (OES) arasında siber sigorta kullanımına dair bir rapor yayınlamıştır. Raporda kritik sektör firmalarının siber sigorta konusunda hala çeşitli meydan okumalarla karşılaştığı belirlendi. Örneğin ankete katılan birçok firma poliçe şartlarının karmaşıklığından ve kapsam belirsizliklerinden şikayetçi olmuştur. ENISA, bu alanda daha fazla veri paylaşımı ve standartlaşma ile sigorta penetrasyonunun artırılabileceğini önermektedir. Ayrıca Avrupa’da sigorta şirketlerinin kendi maruz kalma risklerini yönetmesi için de düzenlemeler vardır; “sessiz siber” (poliçelerde açıkça tanımlanmamış siber riskler) konusunda Lloyd’s ve diğer Avrupa reasürörleri poliçe dilini netleştirmeye başlamıştır. Sigorta şirketlerinin sermaye yeterliliğini düzenleyen Solvency II çerçevesi de, siber risklerin şirket portföyünde yol açabileceği ağır kuyruk risklerini (tail risk) dikkate almalarını gerektirir. Bu nedenle Avrupalı sigortacılar, reasürans yoluyla veya katılım havuzlarıyla büyük siber riskleri paylaşma yoluna gitmektedir.

Avrupa’da sektörün kendi standart girişimleri de mevcuttur. Örneğin, sigorta piyasasında siber risklerin değerlendirilmesi için Veri Paylaşım Girişimleri (CyberAcuView gibi platformlar, ki bu ABD ağırlıklı olsa da Avrupalı üyeleri de vardır) kurulmuştur. Amaç daha sağlıklı fiyatlama ve şartlar için ortak bir deneyim havuzu oluşturmaktır.

Asya Pasifik

Asya’da siber güvenlik sigortası pazarı, hem regülasyonların etkisiyle hem de bölgedeki dijitalleşme ivmesiyle hızla büyümektedir. Son yıllarda özellikle Singapur, Japonya, Güney Kore, Avustralya gibi ekonomiler siber risk yönetimine dair kapsamlı politikalar benimsemiştir. Singapur Merkez Bankası (MAS), finans ve sigorta sektörleri için siber hijyen yönetmelikleri yayımlayarak (örn. MAS TRM Notice) kurumların asgari güvenlik önlemlerini zorunlu kılmıştır. Asya ülkelerinde veri koruma yasaları (örn. Singapur PDPA, Japonya APPI, Hindistan’ın Dijital Kişisel Verileri Koruma Yasası tasarısı) hayata geçtikçe, ihlal bildirim zorunlulukları ve cezai hükümler şirketlerin risk farkındalığını artırmaktadır.

Özellikle Asya’daki regülasyonlar, şirketleri dolaylı yoldan siber sigortaya yönlendirmektedir. Örneğin bazı yargı bölgelerinde (Singapur, Malezya gibi), kritik sektörlerde faaliyet gösteren şirketlerden belirli bir siber risk sigortası seviyesine sahip olmaları beklenmektedir. Gallagher Re’nin 2024 raporuna göre, Asya-Pasifik’te siber sigorta pazarı yılda %50’ye varan büyüme oranlarıyla genişlemekte ve 2024 başı itibarıyla küresel primlerin yaklaşık %7’sini oluşturmaktadır. Bunun arkasındaki önemli itici güçlerden biri, regülasyon kaynaklı talep artışıdır: Birçok Asya ülkesi yeni veri koruma yasalarını uygulamaya koyarken, bu yasalarla uyum sağlamak için yeterli siber sigorta kapsamına sahip olmak adeta bir uyum şartı haline gelmektedir. Örneğin Çin’in Siber Güvenlik Yasası ve Veri Güvenliği Yasası şirketlere ciddi sorumluluklar yüklemekte, bu da sigorta poliçelerinin bu riskleri kapsayacak şekilde genişlemesine yol açmaktadır.

Asya’da sektör standartları ve inisiyatifleri de gelişmektedir. Japonya’da hükümet, KOBİ’lerin siber sigorta farkındalığını artırıcı kampanyalar düzenlemiş; Güney Kore’de finansal düzenleyici, bankaların siber risk transfer stratejilerine ilişkin rehberlik yayınlamıştır. APAC bölgesinde bir diğer dikkat çekici nokta ise pazarın çeşitliliğidir: Bölgede AIG, Chubb, Beazley, Zurich gibi küresel oyuncuların yanı sıra, Sompo Japan, Tokio Marine, Ping An gibi yerel/bölgesel şirketler de siber ürünler sunmaktadır. Standartlaşma eksikliği ve poliçe dilindeki farklılıklar halen bir meydan okuma olarak belirtilse de, reasürörler ve brokerlar Asya’da da daha anlaşılır poliçe şartları ve risk modelleme teknikleri oturtmak için çalışmaktadır. Ayrıca Asya’da siber sigortanın sadece büyük şirketler değil KOBİ’ler tarafından da benimsenmesi için hükümet destek programları (farkındalık eğitimleri, belki sübvansiyonlar) gündeme gelmektedir.

Özetle, regülatif cephede ABD bir ulusal çözüm arayışına girerken, AB risk yönetimini zorunlu tutup endüstri rehberliğine odaklanmakta, Asya ise düzenleyici uyum yoluyla sigortanın yaygınlaşmasını teşvik eden bir yol izlemektedir. Her üç bölgede de, siber sigortanın çerçevesini ve kapsamını netleştirmeye yönelik standartlar gelişmeye devam etmektedir.

2023-2025 Döneminde Ortaya Çıkan Yeni Trendler ve Tehditler

Son birkaç yıl, siber risk ortamında hem saldırı tarafında yeni tehditlerin hem de sigorta tarafında önemli trendlerin ortaya çıktığı bir dönem olmuştur. 2023-2025 aralığı, pandemi sonrası dijitalleşmenin kalıcı hale geldiği ve jeopolitik gerilimlerin siber uzaya yansıdığı bir dönem olarak, kurumsal siber sigortalar açısından derslerle doludur.

Öne Çıkan Siber Tehditler (2023-2025)

2023 yılı, fidye yazılımı saldırılarının adeta geri dönüş yaptığı bir yıl oldu. 2022’de geçici bir düşüş trendi görülse de, 2023’te küresel fidye yazılımı saldırı sayıları yeniden rekor seviyelere ulaştı. Dünya genelinde fidye saldırılarına dair tespitler 2023 yılında önceki yıla kıyasla %74 oranında arttı. Özellikle LockBit gibi fidye yazılımı çeteleri en aktif tehdit aktörleri olarak öne çıktı (2023’te bildirilen saldırıların yaklaşık dörtte birinden LockBit türevleri sorumlu). Saldırganlar kritik altyapıları, sağlık kuruluşlarını, devlet kurumlarını ve büyük şirketleri hedef almaya devam etti. Nitekim 2023’te sağlık sektörüne yönelik fidye yazılım saldırıları sayısında %128 gibi dramatik bir artış yaşandı; dünya genelinde sağlık kurumlarına yönelik saldırılar bir yılda 113’ten 258’e fırladı ve sağlık sektörü en çok hedeflenen sektörlerden biri oldu. 

Fidye yazılımlarındaki “çifte gasp” yöntemi (verilerin şifrelenmesinin yanı sıra kopyalanıp sızdırılma tehdidi) standart hale gelirken, bazı gruplar “üçlü gasp” taktikleriyle (müşterilere de şantaj yapma gibi) baskıyı artırdı. 2023 ayrıca tedarik zinciri saldırılarının manşetlere çıktığı bir yıl oldu – MOVEit adlı yaygın bir dosya transfer yazılımındaki sıfır gün açığı üzerinden binlerce kuruma sızılması ve aralarında BBC ve British Airways’in de bulunduğu pek çok kurumun veri sızıntısı yaşaması, bir yazılım zafiyetinin zincirleme etkisini gösterdi. Bu tür saldırılar, tek bir güvenlik açığının çok sayıda kurumu aynı anda etkileyebilmesi nedeniyle sigortacılar için “katastrofik risk” endişesini artırmaktadır.

2023 yılında fidye yazılımcılarının başarı grafiği, talep edilen ve ödenen fidye tutarlarına da yansıdı. Chainalysis verilerine göre, fidyeciler 2023’te kripto paralar üzerinden toplam 1 milyar ABD dolarını aşan ödemeler almıştır – bu şimdiye dek kaydedilen en yüksek yıllık fidye ödeme tutarıdır. 2022’de azalan fidye ödemelerinin 2023’te rekor kırması, bu tehdidin halen ne denli kârlı ve dolayısıyla cazip olduğunu göstermektedir. Örneğin, Eylül 2023’te ABD’de MGM Resorts gibi dev şirketler fidye saldırısına uğradı; MGM fidye ödememeyi tercih etse de sistemlerinin günlerce kesintiye uğraması şirkete $100 milyon civarında bir zarara mal oldu. Bu büyüklükteki kayıplar, fidye ödensin ya da ödenmesin, fidye yazılımının dolaylı maliyetlerinin (iş durması, sistem kurtarma, müşteri tazminatları) giderek arttığını ortaya koymaktadır.

2024 ve 2025’e girerken fidye yazılımı tehdit aktörleri taktiklerini çeşitlendirmeye devam etmektedir; güvenlik uzmanları yapay zekâ destekli oltalama e-postaları, deepfake ses/görüntü kullanarak üst düzey yöneticileri taklit ederek finans departmanlarını kandırma (sesli deepfake ile CEO gibi arayıp acil havale isteme dolandırıcılığı vakaları bildirilmektedir) gibi yeni yöntemlerin yükselişte olduğunu vurgulanmaktadır.

Siber Sigorta Piyasasındaki Trendler (2023-2025)

Artan tehditlere paralel biçimde, siber sigorta sektöründe de önemli değişimler yaşanmaktadır. Öncelikle büyük çaplı hasarlar ve tazminat ödemeleri sigortacıların iştahını etkilemektedir. 2020-2021 döneminde sıklaşan fidye yazılımı hasarları sonrasında 2022 ve 2023 yıllarında siber sigorta primlerinde belirgin artışlar görüldü. Özellikle çok sayıda hasar alan sektörlerde (ör. sağlık, eğitim) yenileme dönemlerinde %30-50 arasında prim artışları olağan hale gelmiştir. Sağlık sektörü için 2023’te kimi poliçelerde primlerin %100’ün üzerinde arttığı belirtilmiştir. 

Diğer bir trend, underwriting (risk seçimi) süreçlerinin sıkılaşmasıdır

2024 itibarıyla sigortacılar müşterilerinin verdikleri beyanlarla yetinmeyip, gerçek durumu kanıtlamalarını talep etmektedir. Örneğin sadece “Evet, yedekleme yapıyoruz” beyanı yeterli olmayıp, bazen sigortacıya yedekleme raporları sunulması da gerekebilmektedir. Aynı şekilde olay sonrası hasar talebinde sigortalının poliçede taahhüt ettiği güvenlik önlemlerini uygulamakta olduğunu ispat yükü artık sigortalıya dönmektedir. Bu gelişmeler sigorta şirketlerinin geçmişte yaşadığı “moral hazard” problemlerini azaltmayı amaçlamaktaıdr (yani şirketlerin sigortalıyım nasılsa diyerek güvenlik yatırımlarını ihmal etmesinin önüne geçmek).

Poliçe şartlarında da önemli değişimler gözlemlenmektedir

Savaş ve devlet destekli saldırı istisnaları netleştirildi ve yaygınlaşmaya başladı. 2023’te Lloyd’s’un getirdiği kural, tüm bağımsız siber poliçelerin belirli devlet destekli saldırıları kapsam dışı bırakacak klozlar içermesini şart koştu. Bu kapsamda Londra Sigorta Birliği (LMA), çeşitli model klozlar (LMA5564 ve türevleri gibi) yayınlayarak düşük seviyeden yüksek seviyeye doğru farklı kapsam dışı senaryolarını tanımladı. Sonuç itibarıyla bugün pek çok büyük sigorta poliçesi, barış zamanında gerçekleşse dahi ulus devlet aktörlerin yıkıcı saldırılarını veya geniş ölçekli “siber savaş” olaylarını teminat dışında bırakmaktadır. Bu durum Merck davası gibi hukuki süreçlerin sektöre etkisiyle doğrudan ilişkilidir (aşağıda).

Bir diğer trend kapasite ve reasürans tarafında yaşanmıştır 

Siber risklerin korelasyonlu (birbirine bağlı) olması ve birden çok müşteriyi aynı anda vurabilmesi, reasürörlerin (sigorta şirketlerini sigortalayan kurumlar) temkinli yaklaşmasına yol açtı. Birkaç yıl önce bazı reasürörler siber portföyleri daraltırken, 2023 itibarıyla yeniden bir güven sinyali oluşmaya başladı. Alternatif sermaye (sigorta bağlantılı menkul kıymetler gibi) siber alana yavaş da olsa giriş yapmaktadır; örneğin 2023’ün son çeyreğinde ilk defa saf siber risk temelli felaket tahvili ihraçları gerçekleşti ve toplam ~$400M üzerinde bir kapasite transferi sağlandı. Bu gibi yenilikler uzun vadede siber sigorta piyasasının derinleşmesine yardımcı olabilir.

Poliçe ürün inovasyonları da trendlerden biri 

Parametrik siber sigorta ürünleri, belirli bir olayın gerçekleşmesi halinde (örneğin bulut hizmetinin X saatten uzun kesintisi) sabit bir tazminat ödeyen, hasar sürecini hızlandıran çözümler olarak konuşulmaktadır. Henüz yaygınlaşmasa da bazı startup’lar bu yönde ürünler çıkardı. Ayrıca sigorta şirketleri, müşterilerine olay öncesi hizmetler sunmayı standartlaştırdı. Örneğin birçok poliçe artık siber saldırı olması durumunda 7/24 acil yanıt hattı ve anlaşmalı siber güvenlik firması desteğini içermektedir. Chubb, AIG, Beazley gibi büyük oyuncular kendi olay müdahale ekiplerini ve danışman ağlarını kurdular. Böylece müşteriler, bir olay anında kime başvuracağını biliyor ve hızlı aksiyon alabiliyor – bu da hasarın büyümesini engelliyor. Özetle sigorta sektörü, “sadece hasar ödeyen” konumdan “risk yönetimi ortağı” konumuna doğru evrilmektedir.

2023-2025 döneminde siber sigorta penetrasyonu büyük şirketlerde iyice arttı 

Fortune 500 şirketlerinin çok büyük bir kısmı artık siber poliçelere sahip. KOBİ’ler arasında da farkındalık artıyor ancak hala istenen seviyede olmadığı bölgeler mevcut (özellikle APAC bölgesinde KOBİ penetrasyonu düşük, burada ciddi bir büyüme potansiyeli var). Bazı sektörlerde siber sigorta ihaleleri oldukça rekabetçi hale geldi; örneğin finansal hizmetler veya sağlık gibi alanlarda sigorta limitleri yükseldi (büyük bankalar $300M üzerinde toplam sigorta programları kurabiliyor). Bununla birlikte, artan primler ve sertleşen piyasa koşulları bazı şirketleri kapsamlarını daraltmaya veya öz sigortaya yönelmeye de itiyor. 2024’e gelindiğinde sektörde hafif bir yumuşama (softening) emaresi olduğuna dair yorumlar belirmeye başladı; hasar frekansındaki olası iyileşmeler ve yeni kapasitenin girişiyle birlikte prim artış hızlarının yavaşlayabileceği öngörülmektedir.

Sigortalı- sigortacı ilişkilerinde şeffaflık ve veri paylaşımı oldu

Sigortacılar, müşterilerinin güvenlik açıklarını proaktif taramalarla (dış açık taramaları, darknet takibi vb.) saptayıp uyarılar yapmaya başladı. Örneğin AIG, poliçe sahiplerine siber istihbarat sağlayarak zafiyet tespit ettiğinde müşteriyi uyardığını, böylece henüz saldırı olmadan önlem alınabildiğini belirtmiştir. Bu tür hizmetler, sigortanın değer teklifini sadece “finansal tazminat” olmaktan çıkarıp, doğrudan siber risk danışmanlığı yönüne evriltiyor. Müşteri tarafında da, sigortacılarla daha fazla teknik veri paylaşımı eğilimi var; zira ne kadar çok güvenlik verisi paylaşılırsa o kadar doğru fiyatlama ve uygun şartlar alınabiliyor.

Öne Çıkan Örnek Olaylar ve Vakalar

Aşağıda, kurumsal siber sigortaların önemini, kapsamını veya sınırlarını ortaya koyan bazı dikkat çekici olaylar derlenmiştir:

NotPetya Saldırısı ve Merck Vakası (2017)

Haziran 2017’de Ukrayna’ya yönelik bir siber saldırı olarak başlayan NotPetya adlı yıkıcı malware, hızla global şirketlere yayıldı. Amerikan ilaç devi Merck & Co da bu saldırıdan etkilenerek yaklaşık 40.000 bilgisayar ve sunucusunu kaybetti, üretim ve operasyonları aksadı. Merck bu olaydan doğan toplam 1.4 milyar dolarlık zararı için mal varlıkları poliçesi kapsamında sigorta talebinde bulundu. Ancak sigortacıları poliçede yer alan “savaş hali” istisnasını öne sürerek ödemeyi reddettiler, zira saldırının Rus askeri istihbaratı ile bağlantılı olduğu iddia edilmişti. Bu anlaşmazlık mahkemeye taşındı ve 2022’de New Jersey mahkemesi sigortalı lehine tarihi bir karar verdi: Mahkeme, poliçedeki savaş istisnasının geleneksel anlamda fiziksel savaş eylemlerini kastettiğini, siber bir saldırıya bu istisnanın uygulanamayacağını belirtti ve Merck’e hak ettiği tazminatın ödenmesi gerektiğine hükmetti. Bu karar sigorta sektöründe çığır açıcı olarak nitelendirildi; zira benzer durumda olan Mondelez vs. Zurich davası gibi vakalara emsal teşkil etti. Nihayetinde Merck ve sigortacıları 2024 başında mahkeme sürecini sonlandıran bir anlaşmaya vardılar. Bu vaka siber savaş kavramının sigorta poliçelerinde daha net tanımlanması gerektiğini ortaya koydu ve doğrudan Lloyd’s’un 2023’teki adımı gibi sektör hamlelerine zemin hazırladı.

MGM Resorts Siber Saldırısı (2023)

Eylül 2023’te Las Vegas merkezli MGM Resorts otel ve kumarhane zinciri, siber saldırı sonucu rezervasyon sistemlerinden slot makinelerine kadar çeşitli operasyonel sistemlerinin devre dışı kalmasıyla gündeme geldi. Yaklaşık 10 gün süren aksama boyunca müşteriler otellere giriş yapamadı, kumarhane operasyonları elle yürütüldü. Şirket, 2023 Kasım ayında yaptığı açıklamada bu saldırının $100 milyon civarında bir mali kayba yol açtığını duyurdu. Ancak dikkat çekici olarak, MGM’nin CFO’su Jonathan Halkyard aynı açıklamada bu kaybın tamamına yakınının siber sigorta poliçeleri tarafından karşılanacağını beklediklerini belirtti. MGM sahip olduğu kapsamlı siber sigorta sayesinde iş durması (business interruption) tazminatı alacak ve büyük ölçüde zararını telafi edebilecektir. Bu vaka siber sigortanın finansal devamlılık için oynadığı kritik rolü göstermektedir. Benzer bir saldırıya maruz kalan bir diğer kumarhane şirketi Caesars Entertainment, fidyecilere $15 milyon ödediğini açıkladı; fidyenin bir kısmının sigorta kapsamında olduğu düşünülüyor (kesin detaylar gizli). MGM vakası, sosyal mühendislik yoluyla bir BT çalışanının bilgilerini ele geçiren saldırganların çok faktörlü doğrulama bile olsa insan zaaflarını kullanarak ne denli büyük etki yaratabileceğini gösterdi ve bu tür dolandırıcılıklar için sigorta poliçelerinin önemini vurguladı.

Norsk Hydro Ransomware (2019)

Norveçli aliminyum üreticisi Norsk Hydro, Mart 2019’da LockerGoga fidye yazılımı saldırısına uğradı. Şirketin dünya çapındaki tesislerinde IT sistemleri kilitlendi, bazı fabrikalar geçici olarak durdu. Hydro, fidye ödememe kararı alarak operasyonlarını yedek sistemlerle yeniden ayağa kaldırdı. Bu olayın toplam maliyeti yaklaşık $70 milyon olarak açıklandı. Hydro’nun siber sigortası sayesinde bu zararın yaklaşık $3.6 milyonluk kısmını sigortacılardan tazmin ettiği bildirildi. Her ne kadar poliçe tüm kaybı karşılamasa da (kalan büyük kısım öz kaynaklardan karşılandı), Hydro yönetimi sigortadan alınan desteğin kritik olduğunu belirtti. Bu vaka, sigorta limitlerinin gerçekçi şekilde belirlenmesinin önemini ortaya koydu; Hydro sonrasında sigorta limitlerini yükseltti. Ayrıca şirket, şeffaf bir iletişim stratejisi izleyerek siber saldırıyı kamuoyuna anbean duyurdu ve bu tutumu için takdir topladı. Bu da sigorta açısından ilginç bir not: Açık iletişim sayesinde itibar kaybı sınırlı kaldığından, sigortanın karşılaması gereken üçüncü taraf zararları da nispeten düşük oldu.

Target Veri İhlali (2013) ve İlk Büyük Siber Hasar Ödemeleri

2013’te perakende devi Target, 40 milyon müşterinin kredi kartı verilerinin çalındığı bir siber saldırı yaşadı. O dönem için devasa sayılan bu ihlalin toplam maliyeti (hukuki masraflar, teknolojik iyileştirmeler, cezalar vb.) $250 milyon civarına ulaştı. Target’ın o yıllarda $100 milyon limitli bir siber sigortası bulunuyordu ve bu poliçe sayesinde şirket yaklaşık $90 milyonluk bir tazminat alarak zararının önemli bir kısmını sigortadan karşıladı. Target olayı, siber sigortanın “ilk büyük sınavı” olarak anılır; çünkü o güne dek bu denli büyük bir hasar ödemesi gerçekleşmemişti. Bu vaka diğer perakende ve finans şirketlerine ders oldu ve 2014 sonrasında ABD’de siber poliçelere talepte belirgin bir artış görüldü. Aynı ihlalde sigortacılar için de dersler vardı: Bazı ödemeler beklenenden yüksek gelince, poliçe dilimlerinde ve prim hesaplamalarında revizyonlar yapıldı. Örneğin ihlal sonrası müşteri kredi izlemesi ve çağrı merkezi giderleri çok yüksek çıkmış, sigortacılar bunlara alt limitler koymayı düşünmüştü. Ancak rekabet nedeniyle poliçeler kapsamı geniş tutmaya devam etti.

Mondelez vs. Zurich Vakası (2017)

Gıda şirketi Mondelez International, yine NotPetya saldırısından etkilenen şirketlerden biriydi. Şirketin hasar talebi $100M üzerinde idi; ancak sigortacısı Zurich, savaş istisnası sebebiyle ödemeyi reddetti. Yıllar süren hukuki süreç sonrası, Merck davasındaki gelişmelerin de etkisiyle taraflar 2023’te uzlaşma sağladı. Mondelez davası, Merck ile birlikte “siber savaş istisnası” konusundaki belirsizliği gündeme getiren en önemli örneklerdendir. Bu davalar sonucu, poliçelerdeki savaş klozlarının dilinin güncellenmesi kaçınılmaz hale gelmiştir.

Crypto.com ve BitGo (2022) – Kripto Sektöründen Örnek

2022 başında Crypto.com borsası bir saldırıda yaklaşık $30 milyon değerinde kriptopara kaybetti. Şirket, kullanıcı kayıplarını telafi ettiğini açıkladı ve bunun için kısmen sigorta kapsamından yararlanıldığını belirtti. Aynı yıl kripto saklama hizmeti BitGo da Lloyd’s piyasasından bir sigorta teminatına sahip olduğunu ve olası hırsızlıklara karşı $250M’a kadar koruma sağladığını duyurdu. Bu gibi örnekler blockchain şirketlerinin de büyük poliçeler temin etmeye başladığını göstermektedir. Bununla birlikte, 2022’de yaşanan çok daha büyük bir olay olan Axie Infinity/Ronin Network saldırısında (~$600M’lik kripto hırsızlığı), bu düzeyde devasa kayıpları karşılayacak bir ticari sigorta mevcut değildi. Proje ekibi ve yatırımcılar kaybın bir kısmını kendi kaynaklarından karşıladı. Bu da kripto sektöründe sigorta limitlerinin henüz ne denli sınırlı kalabildiğini gösteren bir vaka olarak anılmaktadır.

Yukarıdaki vakalar, siber sigortanın gerçek dünya uygulamalarına dair önemli dersler içermektedir. Poliçe detaylarının (istisnaların, şartların) kritik önemde olduğu, sigortalının güvenlik duruşunun hasar anında süreci etkilediği ve siber risklerin beklenmedik boyutlara ulaşabildiği bu örneklerle görülmüştür. Aynı zamanda, sigortanın finansal iyileşmeyi hızlandırdığı (MGM, Target gibi) durumlar da onun değerini kanıtlamaktadır.

Sonuç

Kurumsal düzeyde siber güvenlik sigortaları, günümüzün karmaşık dijital risk ortamında işletmeler için vazgeçilmez bir güvence mekanizması haline gelmiştir. Kapsamlı poliçeler bir siber saldırının ardından oluşabilecek çok yönlü zararları telafi ederken, poliçe öncesi ve sonrası sunulan danışmanlık hizmetleri şirketlerin savunma seviyesini yükseltmektedir. 2023-2025 döneminde siber sigorta sektörü hem kendi içinde dönüşümler yaşamış (daha sıkı underwriting, yeni ürünler, devlet destekli inisiyatifler) hem de fidye yazılımları başta olmak üzere artan tehditlerle karşı karşıya kalmıştır. Blockchain ve kripto para sektörü gibi yeni alanlar da bu resmin bir parçası haline gelmiş, sigortacılar ürünlerini bu sektörlere uyarlamaya başlamıştır.

Önümüzdeki yıllarda, regülasyonların da etkisiyle siber sigortanın yaygınlığının daha da artması ve standartlarının olgunlaşması beklenmektedir. Sigorta şirketleri ile sigortalılar arasındaki iş birliği derinleştikçe, yalnız finansal zararların telafisi değil, saldırıların önlenmesi ve etkilerinin en aza indirilmesi yönünde de ortak bir çaba oluşacaktır. Sonuç olarak kurumsal siber güvenlik sigortaları, dijital ekonominin risklerini yönetmede kilit bir rol oynamaya devam edecek; işletmelerin siber dayanıklılığının önemli bir ayağını oluşturacaktır.

Olası bir siber saldırının yaratacağı finansal ve hukuki zararları en aza indirmek için proaktif adımlar atın. Siber güvenlik sigortanızın yeterliliği, poliçe şartlarının yorumlanması veya bir siber olay sonrası doğacak hukuki süreçler için bizimle iletişime geçerek uzman desteği alın.

Blockchain Projeniz için Hukuki Danışmanlık Alın

Kapsamlı siber güvenlik, regülasyon uyumu ve risk yönetimi çözümlerimizle projenizi güvence altına alın.

Post Tags :
Share this post :