Ondo Finance, Coinbase ve Stablecoin'ler Ekseninde Yeni Bir Ekosistemin Anatomisi

Sercan Koç

Kurucu

October 5, 2025

16 min read

Bu rapor Ondo Finance ("varlık üreticisi"), Coinbase ("dijital ana aracı kurum ve distribütör") ve stablecoin'lerin ("yerel uzlaşma para birimi") arasındaki simbiyotik ilişkiyi merkezi bir vaka analizi olarak kullanarak zincir üstü (on-chain) yeni bir finansal sistemin filizlenen mimarisini analiz etmektedir. Rapor ABD Hazine tahvilleri gibi düşük riskli menkul kıymetler başta olmak üzere Gerçek Dünya Varlıklarının (RWA) tokenizasyonunun, kurumsal sermayenin merkeziyetsiz finansa (DeFi) girmesi için kritik bir köprü teşkil ettiğini öne sürmektedir.

Haber Bültenine Kaydolun

Sektördeki gelişmeleri Genesis Hukuk'tan takip etmek ve uzman blockchain avukatlarının sektör analizlerinden öncelikli haberdar olun.

Analiz mevcut finansal mesajlaşma ağı Swift'in blokzincir alanına girişinin stratejik sonuçlarını da kapsamakta ve izinli "duvarlı bahçeler" ile izinsiz "değerin açık interneti" arasında potansiyel bir çatışma alanı yaratmaktadır. Kapsamlı bir risk değerlendirmesi, teknolojik vaadin önemli olmasına rağmen, kitlesel benimsemeye giden yolun karmaşık düzenleyici engeller, yeni teknik zafiyetler ve stablecoin'lerin ve birbirine bağlı protokollerin doğasına özgü gizli sistemik risklerle dolu olduğu sonucuna varmaktadır.

Genel sonuç finansın geleceğinin eski sistemin toptan bir şekilde değiştirilmesi değil, kamuya açık blokzincirlerin verimliliği ve erişilebilirliğinin geleneksel kurumların güveni ve ölçeği ile entegre edildiği hibrit bir model olacağıdır. Bu süreç hem yoğun bir rekabet hem de zorunlu bir iş birliği ile tanımlanacaktır.


1. Zincir Üstü Sermaye Piyasalarının Şafağı: Bir Vaka Analizi Olarak Ondo Finance

Ondo Finance'in stratejisi, sadece bir ürün ihraççısı olarak değil, aynı zamanda kurumsal düzeyde finansal ürünleri halka açık blokzincirlere taşımak için tasarlanmış dikey olarak entegre bir ekosistemi mimarilemektir..

1.1. Ondo'nun Ürün Paketinin Analizi: OUSG ve USDY'ye Derinlemesine Bir Bakış

Ondo'nun pazara ilk girişi, stratejik olarak dünyanın en güvenilir ve likit varlıklarından biri olan ABD devlet borçlarını tokenize etmeye odaklanmıştır. Bu yaklaşım ürün riskini en aza indirirken, inovasyonu "ambalaj" – yani token'ın kendisi – ve dağıtım mekanizması üzerine yoğunlaştırmaktadır. Bu bağlamda şirketin iki amiral gemisi ürünü analiz edilmektedir.

Ondo Short-Term US Government Bond Fund (OUSG)

Bu ürün ABD'deki nitelikli alıcılara sunulan, temel olarak kısa vadeli ABD Hazine ETF'lerine yatırım yapan bir fonun payını temsil eden tokenize edilmiş bir menkul kıymettir. Kritik olarak, fonun en büyük pozisyonu BlackRock'ın BUIDL fonudur; bu durum Geleneksel Finans (TradFi) devleriyle rekabet etmek yerine onlardan faydalanma stratejisini göstermektedir. Varlıkların saklaması Clear Street tarafından yapılmakta ve ürün ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu'nun (SEC) Reg. D muafiyeti kapsamında düzenlenmektedir.

Ondo U.S. Dollar Yield (USDY)

Bu ürün ise ABD dışındaki bireyler ve kurumlar için özel olarak tasarlanmış, kısa vadeli ABD Hazine tahvilleri ve banka mevduatları ile teminatlandırılmış, getiri sağlayan tokenize bir senettir. Yerel getiri sunan bir stablecoin alternatifi olarak işlev görmektedir. Varlık saklaması Morgan Stanley tarafından sağlanmakta ve FinCEN (Mali Suçları Engelleme Ağı) tarafından bir Para Hizmetleri İşletmesi (Money Services Business) olarak düzenlenmektedir.

Bu ürünlerin stratejik konumlandırması Ondo'nun piyasaya giriş yaklaşımının temelini oluşturmaktadır. Şirket yeni ve egzotik varlıklar yaratmak yerine geleneksel finansın en güvenilir varlıkları için daha verimli, erişilebilir ve programlanabilir bir "ambalaj" oluşturarak başarıya ulaşmaktadır. Kurumsal yatırımcıların kripto varlıklara adaptasyonu, güven ve düzenleyici belirsizlikler nedeniyle engellenmektedir. Özellikle BlackRock gibi devler tarafından yönetilen ABD Hazine tahvilleri, finansal güvenilirliğin zirvesini temsil etmektedir. Ondo, BlackRock'ın BUIDL fonunun paylarını tokenize ederek, kendi varlık yönetimi uzmanlığını değil, BlackRock'ın güvenilirliğini üstün bir teknolojik formatta paketleyerek satmaktadır. Bu "güvenilirlik arbitrajı", ürünü kurumlar için risksiz hale getirirken, Ondo'nun temel yetkinliği olan blokzincir mühendisliği ve ekosistem inşasına odaklanmasına olanak tanımaktadır.

1.2. Lider Tokenize ABD Hazine Ürünleri: OUSG, BUIDL ve BENJI Karşılaştırması

Tokenize edilmiş ABD Hazine ürünleri piyasasında üç büyük oyuncu öne çıkmaktadır: Ondo'nun OUSG'si, BlackRock'ın BUIDL'ı ve Franklin Templeton'ın BENJI'si. Bu ürünler farklı yatırımcı profillerine ve stratejilere hitap eden çeşitli özellikler sunmaktadır.

Piyasa Değeri ve Dayanak Varlıklar

Piyasa değeri açısından BlackRock'ın BUIDL fonu yaklaşık 2.5 milyar dolar ile lider konumdadır. Onu sırasıyla yaklaşık 729 milyon dolar ile Ondo'nun OUSG'si ve 717 milyon dolar ile Franklin Templeton'ın BENJI'si takip etmektedir.

Bu fonların yatırım stratejileri de farklılık göstermektedir:

  • Ondo (OUSG), ağırlıklı olarak BlackRock'ın BUIDL fonu olmak üzere kısa vadeli ABD Hazine ETF'lerine yatırım yapmaktadır.

  • BlackRock (BUIDL), doğrudan ABD Hazine tahvilleri, nakit ve repo anlaşmalarını portföyünde tutar.

  • Franklin Templeton (BENJI) ise ABD devlet menkul kıymetleri, nakit ve repo anlaşmalarından oluşan bir portföy yönetir.

Teknik ve Operasyonel Yapı

Saklama kuruluşu olarak Ondo, Clear Street LLC ile çalışırken; BlackRock, BNY Mellon, Anchorage Digital Bank ve BitGo gibi birden fazla kurumla iş birliği yapmaktadır. Franklin Templeton ise BNY Mellon ve kendi bünyesindeki sistemleri kullanmaktadır. İhraççılar ise sırasıyla Ondo I LP, BlackRock/Securitize ve Franklin Templeton'ın kendisidir.

Blokzincir desteği konusunda en geniş ağı sunan Franklin Templeton (BENJI), Ethereum, Solana, Polygon ve Avalanche dahil olmak üzere sekiz farklı zincirde işlem görmektedir. Ondo (OUSG) dört blokzinciri (Ethereum, Polygon, Solana, XRP Ledger) desteklerken, BlackRock (BUIDL) şimdilik yalnızca Ethereum üzerinde mevcuttur.

Ücret Yapısı ve Yatırımcı Profili

Yönetim ücreti yapısında Ondo (OUSG) %0.15'lik bir oran belirlemiştir. Franklin Templeton (BENJI) için bu oran %0.20 (Net Gider Oranı) iken, BlackRock (BUIDL)'ın ücretleri genellikle kurumsal düzeyde müzakere edildiği için kamuya açık olarak belirtilmemiştir.

Bu ürünler farklı yatırımcı kitlelerini hedeflemektedir:

  • Ondo (OUSG), yalnızca ABD'deki "Nitelikli Alıcı" (Qualified Purchaser) statüsündeki yatırımcılara açıktır.

  • BlackRock (BUIDL), kurumsal yatırımcılara odaklanmıştır.

  • Franklin Templeton (BENJI) ise hem ABD'de ikamet eden bireysel hem de kurumsal yatırımcılara hitap ederek daha geniş bir kitleye ulaşmaktadır.

Düzenleyici Çerçeve

Hem Ondo hem de BlackRock, ürünlerini SEC'in Reg. D muafiyeti altında sunmaktadır. Buna karşılık Franklin Templeton'ın fonu, 1940 tarihli Yatırım Şirketi Yasası (1940 Act) kapsamında SEC'e tescilli bir yatırım fonu olarak daha geleneksel ve kapsamlı bir düzenleyici çerçeveye tabidir.

1.3. Ondo Ekosistemi: Kurumsal RWA'lar için Dikey Entegre Bir Yapı İnşası

Ondo basit bir ürün ihraççısı olmanın ötesine geçerek, RWA değer zincirinin tamamını kontrol etmek amacıyla kendi altyapısını inşa etmektedir. Bu hamle çok daha büyük bir vizyonun sinyalini vermektedir.

Ondo Chain

Amaca yönelik bir Katman 1 (Layer 1) blokzincirinin geliştirilmesi stratejik bir dönüm noktasıdır. Bu zincir "RWA'lar için çok zincirli bir ağ (omnichaın network)" olarak tasarlanmıştır ve rezerv kanıtı için yerleşik oracle'lar, ön alım satımı (front-running) önlemek için izinli doğrulayıcılar (validators) ve işlem ücretlerinin (gas fees) RWA'lar ile ödenebilmesi gibi genel amaçlı zincirlerin sahip olmadığı ve özellikle kurumsal ihtiyaçlara yönelik özellikler sunmaktadır.

Ondo Global Markets

Bu platform Ondo'nun ABD dışındaki yatırımcılar için 100'den fazla ABD hisse senedi ve ETF'si ile başlayarak daha geniş bir menkul kıymet setini tokenize etme yönündeki genişlemesini temsil etmektedir. Bu da Ondo'yu hazine odaklı bir firmadan potansiyel bir zincir üstü aracı kurum ve piyasa altyapı sağlayıcısına dönüştürmektedir.

Ondo Chain ve Global Markets'ın lansmanı şirketin uzun vadeli stratejisinin bir "RWA'ların Bloomberg'i" olmaya doğru evrildiğini göstermektedir. Token'ları Ethereum gibi üçüncü taraf bir ağ üzerinde ihraç etmek etkili olsa da bu durum Ondo'yu başka bir ağın ücretlerine, yönetişimine ve teknik yol haritasına bağımlı kılmaktadır. Ondo Chain'i inşa ederek, düzenlenmiş finansal varlıkların özel ihtiyaçları (örneğin, uyumluluk özellikleri, kurumsal doğrulayıcılar) için optimizasyon sağlayabilirler. Bu da sadece kendi ürünlerinden değil, aynı zamanda kendi zincirleri üzerinde ürün geliştiren diğer RWA ihraççılarından alınan işlem ücretleri ve hizmetlerden de değer elde edebilecekleri yapışkan bir ekosistem yaratır. Bu klasik bir teknoloji stratejisidir: Bir ağı başlatmak için OUSG/USDY gibi popüler bir uygulama ile başlayıp, ardından tüm dikey pazara hakim olmak için ağı bir platform olarak açmak.


2. Altyapı Katmanı: Coinbase'in RWA Tokenizasyonundaki Stratejik Rolü

Coinbase'in düzenleyici meşruiyet, devasa bir kullanıcı tabanı ve tam donanımlı bir teknoloji platformunun benzersiz birleşiminden yararlanarak kendisini RWA ekosistemi için vazgeçilmez bir altyapı sağlayıcısı olarak nasıl konumlandırdığına bakalım.

2.1. "Düzenlenmiş DeFi" Merkezi Olarak Base: Teknik ve Stratejik Uygunluğun Analizi

Coinbase'in Katman 2 (Layer 2) ağı olan Base, RWA tokenizasyonu için önde gelen bir merkez olarak ortaya çıkmaktadır. Ethereum üzerine inşa edilmiş bir L2 olarak, Ethereum'un güvenliğini devralırken daha düşük işlem maliyetleri sunmaktadır. Coinbase ekosistemine doğrudan entegrasyonu, milyonlarca potansiyel yatırımcı için sorunsuz bir kullanıcı deneyimi sağlamaktadır.

Coinbase'in en önemli rekabet avantajı, 100 milyondan fazla Müşterini Tanı (KYC) ve Kara Para Aklamayı Önleme (AML) doğrulaması yapılmış kullanıcı tabanıdır. Sıkı yatırımcı doğrulaması gerektiren menkul kıymet token'ları ve düzenlenmiş RWA'lar için bu önceden taranmış kullanıcı tabanı, başka hiçbir zincirin kolayca kopyalayamayacağı anahtar teslim bir dağıtım ağıdır. Bu da DeFi'de kimlik ve uyumluluk için "soğuk başlangıç" sorununu çözmektedir.

2.2. Güvenilir Bir Altyapının Gücü: Saklama, Kimlik ve Likiditenin Yarattığı Çark Etkisi

Coinbase sadece bir zincir değil, aynı zamanda uçtan uca bir kurumsal platformdur. En büyük varlık yöneticileri tarafından güvenilen saklama hizmetleri (örneğin, Bitcoin ETF'si için BlackRock), ana aracılık hizmetleri ve borsası aracılığıyla derin likidite sunmaktadır. Bu tam donanımlı teklif, RWA ihraççıları için tek durak bir çözüm sağlamaktadır.

Coinbase'in düzenleyiciler ve BlackRock gibi kurumsal devlerle kurduğu güven, güçlü bir kendi kendini pekiştiren döngü yaratmaktadır. Geleneksel finans firmaları, Coinbase'i bir saklama kuruluşu olarak kullanmaktan çekinmemektedir, bu da RWA ihraççılarını altyapısı (Base) üzerinde inşa etmeye teşvik etmektedir. Bu durum Coinbase'in geniş kullanıcı tabanının bu varlıklara erişimini kolaylaştırarak derin ve likit bir pazar yaratmaktadır.

Bu yapılanma Coinbase'in sadece bir katılımcı olmadığını, bu yeni finansal paradigma için temel işletim sistemini ve dağıtım platformunu inşa ettiğini göstermektedir. Apple sadece iPhone'u değil, aynı zamanda App Store'u, ödeme altyapısını (Apple Pay) ve kimlik katmanını (Apple ID) da inşa etmiştir. Benzer şekilde Coinbase, L2 blokzincirini (Base), kimlik/KYC katmanını (100 milyondan fazla kullanıcı), saklama altyapısını (Coinbase Prime) ve birincil likidite mekanını (Coinbase Exchange) sağlamaktadır. Ondo gibi RWA ihraççıları bu işletim sistemi üzerinde uygulama geliştiren "uygulama geliştiricileri" konumundadır. Bu platform stratejisi Coinbase'in sadece tek bir varlığın alım satımından değil, tüm ekosistemin büyümesinden değer elde etmesini sağlamaktadır.

Düzenlenmiş DeFi'de Yolculuk

Merkeziyetsiz finansta gizlilik ve uyumluluğun karmaşıklıklarını keşfedin. ZK-SNARK teknolojisinin anonimlik ve düzenleme arasındaki boşluğu nasıl doldurduğunu öğrenin.

RWA'ların yüksek düzeyde merkezi ve düzenlenmiş Coinbase platformu aracılığıyla Base'e entegrasyonu, Merkezi Finans (CeFi) ve DeFi arasındaki çizgilerin nihai olarak bulanıklaşmasını temsil etmektedir. DeFi'nin orijinal felsefesi izinsiz ve merkeziyetsizdi. Ancak yasal yargı yetkilerine ve mülkiyet haklarına bağlı olan RWA'lar, izinli erişim ve KYC gerektirmektedir. Coinbase, Base üzerinde "düzenlenmiş bir DeFi" merkezi kurarak hibrit bir model yaratmaktadır: varlıklar açık bir blokzincirde programlanabilir ve alınıp satılabilir, ancak erişim merkezi, uyumlu bir kuruluş aracılığıyla kontrol edilmektedir. Bu pragmatik "CeDeFi" yaklaşımı, kurumsal benimseme için muhtemelen tek geçerli yoldur, ancak DeFi'nin saf kökenlerinden önemli bir sapmayı temsil etmektedir.

Düzenlenmiş DeFi altyapısı ve Türkiye’deki hukuki yansımaları için bizimle görüşün.


3. Ekosistemin Can Damarı: Stablecoin'lerin Kritik İşlevi

Stablecoin'lerin neden RWA ekosistemi için vazgeçilmez bir temel katman olduğunu, hesap birimi, değişim aracı ve birincil giriş rampası olarak hizmet ettiğini ayrıntılı olarak anlamak gerekir.

3.1. RWA Değer Zincirinde Birincil Uzlaşma ve Teminat Varlığı Olarak USDC

USDC gibi tam rezervli ve düzenlenmiş stablecoin'ler zincir üstü finansın temel taşıdır. Dijital bir dolar olarak hareket ederek, geleneksel bankacılık sistemlerinin bekleme süreleri olmaksızın RWA token'larının 7/24 alımını, satımını ve uzlaşmasını sağlarlar. Örneğin Franklin Templeton'ın fonu, yatırımcıların USDC kullanarak fon payı satın almalarına olanak tanımaktadır.

USDC'nin Ethereum, Solana ve Base dahil olmak üzere çok sayıda blokzincirde yerel olarak bulunması, onu evrensel bir uzlaşma varlığı haline getirerek parçalanmış blokzincir ortamında birlikte çalışabilirlik ve likidite sağlamaktadır.

3.2. Getiri Sağlayan ve Ödeme Amaçlı Stablecoin'ler: Düzenleyici ve Ekonomik Bir Kavşak

Piyasada kritik bir gerilim ortaya çıkmaktadır. Avrupa Birliği'nin Kripto Varlık Piyasaları Tüzüğü (MiCA) ve ABD'de önerilen GENIUS Yasası gibi düzenlemeler, banka mevduatlarıyla rekabet etmelerini önlemek amacıyla stablecoin'ler üzerinden faiz ödenmesini yasaklamayı hedeflemektedir.

Bu düzenleyici baskıya karşı RWA'lar bir "çözüm" sunmaktadır. USDC gibi ödeme amaçlı stablecoin'ler getiri sağlamayacak şekilde tasarlanmışken, Ondo'nun USDY'si gibi RWA ürünleri açıkça getiri sağlayan tokenize menkul kıymetler olarak tasarlanmıştır. Zincir üzerinde USDC ve USDY arasında sorunsuz ve düşük maliyetli takas yapabilme yeteneği, kullanıcıların ödeme anına kadar getiri sağlayan bir varlık tutmalarına etkin bir şekilde olanak tanımaktadır.

Bu dinamik, kurumsal ve bireysel nakit yönetimi için yeni bir paradigma yaratmaktadır: "tam zamanında" (just-in-time) hazine yönetimi. Geleneksel finansta kurumsal hazine yönetimi, aralarında uzlaşma gecikmeleri olan nakit, para piyasası fonları ve kısa vadeli tahvillerden oluşan bir portföyü yönetmeyi içerir. RWA ekosisteminde ise bir kullanıcı, likit varlıklarının %99.9'unu OUSG veya USDY gibi getiri sağlayan bir token'da tutabilir. Bir ödeme yapılması gerektiğinde bir akıllı sözleşme, RWA token'ının tam olarak gereken miktarını otomatik olarak USDC'ye satabilir ve USDC'yi karşı tarafa tek bir atomik işlemle transfer edebilir. Bu atıl nakdi en aza indirir ve getiriyi en üst düzeye çıkararak, geleneksel finansta imkansız olan hiper-verimli bir hazine sistemi yaratır.

Ayrıca USD'ye sabitlenmiş stablecoin'lerin RWA ekosistemindeki hakimiyeti, dijital çağda ABD dolarının küresel hegemonyasını pekiştirmektedir ve bu durum diğer ekonomik blokların dikkatinden kaçmamaktadır. RWA ve DeFi faaliyetlerinin büyük çoğunluğu USD stablecoin'leri cinsinden yapılmaktadır. Bu durum USD destekli rezerv varlıklarına (nakit ve Hazine bonoları) yönelik sürekli bir küresel talep yaratarak doların rolünü güçlendirmektedir. AB'nin MiCA düzenlemesi, euro dışı stablecoin işlemleri üzerindeki katı limitleriyle, sadece bir tüketici koruma önlemi olarak değil, aynı zamanda euro cinsinden bir zincir üstü ekonomiyi teşvik etme ve dijital dolarizasyona karşı koyma yönünde stratejik bir girişim olarak görülebilir.


4. Uyuyan Dev Uyanıyor: Swift'in Paylaşımlı Defter Girişiminin Etkisinin Analizi

Bu bölümde mevcut küresel finansal sistemin omurgası olan Swift'in kendi blokzincir tabanlı altyapısını kurma hamlesini ve bunun halka açık zincirler üzerine inşa edilen yeni ekosistem için ne anlama geldiğini değerlendireceğiz.

4.1. Bir Köprü mü, Yoksa Duvarlı Bir Bahçe mi? Swift'in Stratejik Hedeflerinin Analizi

Swift, 30'dan fazla küresel banka ve teknoloji ortağı Consensys ile iş birliği içinde, altyapısına blokzincir tabanlı bir paylaşımlı defter (shared ledger) eklemek için büyük bir girişim başlattığını duyurmuştur.

Bu projenin temel hedefleri, düzenlenmiş tokenize değerin anlık, 7/24 sınır ötesi işlemlerini kolaylaştırmak ve böylece stablecoin'lerin ve halka açık blokzincirlerin değer önerisiyle doğrudan rekabet etmektir. Swift, 11,000'den fazla kurumdan oluşan mevcut ağından yararlanarak tokenizasyon için güvenilir, uyumlu ve ölçeklenebilir bir ortam sağlamayı amaçlamaktadır.

4.2. Finansal Altyapının Geleceği için Potansiyel Senaryolar: Rekabet, İş Birliği ve Birlikte Varoluş

Senaryo 1: Rekabet.

Swift'in ağı, üye bankaları için izinli, bir "değer interneti" haline gelir ve Ethereum gibi halka açık zincirlerin temsil ettiği izinsiz "değer interneti" ile doğrudan rekabet eder. Bu da piyasayı düzenlenmiş bir kurumsal alan ve daha çok perakende/kripto-yerel bir alan olmak üzere ikiye ayırabilir.

Senaryo 2: İş Birliği.

Swift, birlikte çalışabilirliğe odaklanarak kurumsal ağı ile çeşitli halka açık ve özel blokzincirler arasında bir köprü görevi görür. Chainlink'in Zincirler Arası Birlikte Çalışabilirlik Protokolü (CCIP) ile yaptıkları deneyler, bunun güçlü bir olasılık olduğunu göstermektedir. Bu senaryoda Swift, halka açık zincirlerin yerini almaz, ancak üye bankalarının onlarla etkileşim kurması için birincil giriş/çıkış rampası haline gelir.

Swift'in en büyük gücü teknolojisi değil, finansal mesajlaşma için küresel standart belirleyici rolüdür. Mevcut RWA ekosistemi, tek bir birlikte çalışabilirlik standardı olmaksızın birden fazla blokzincire (Ethereum, Solana, Polygon vb.) dağılmış durumdadır. Swift'in ana işi, ISO 20022 gibi standartlar oluşturmak ve uygulamaktır. Bir paylaşımlı defter inşa ederek Swift, kurumsal tokenize varlıklar için standartları tanımlamaya çalışmaktadır. Başarılı olurlarsa, halka açık blokzincirlerdeki varlıkların bile küresel bankacılık sistemine erişilebilir olmak için Swift uyumlu standartları benimsemesi gerekebilir, bu da Swift'e doğrudan kontrol etmediği ekosistemler üzerinde bile muazzam bir etki gücü verir.

Rekabet etse de iş birliği yapsa da, Swift'in blokzincir teknolojisine tam anlamıyla girmesi, RWA tezinin geleneksel finansın kalbinden gelen en büyük doğrulamasıdır. Yıllarca geleneksel finansta birçok kişi tarafından marjinal bir teknoloji olarak görülen blokzincir, şimdi küresel finansın en merkezi kurumu olan Swift tarafından gelecekteki stratejisinin merkezine konulmaktadır. Bu, dünyadaki her banka yönetim kuruluna ve düzenleyiciye, tokenizasyonun artık bir "eğer" sorusu değil, bir "ne zaman ve nasıl" sorusu olduğunu göstermektedir. Bu durum alandaki kurumsal yatırımı, Ar-Ge'yi ve düzenleyici katılımı hızlandıracak ve dolaylı olarak Ondo ve Coinbase gibi oyuncular da dahil olmak üzere tüm RWA ekosistemine fayda sağlayacaktır.

ZK Teknolojisi ile Güvenli ve Uyumlu Bankacılık

Sıfır Bilgi teknolojisinin bankacılıkta KYC/AML uyumluluğunu ve veri gizliliğini nasıl geliştirdiğini keşfedin. Uzman RWA tokenizasyon ve fintech danışmanlığı alın!

Bankacılık kurumunuz için blockchain tabanlı defter entegrasyonunu hukuki açıdan değerlendirmek isterseniz, uzman ekibimiz size yol gösterebilir.


5. Bir Risk Çerçevesi: Tokenize Finansal Sistemin Tehlikeleriyle Başa Çıkmak

Tokenize varlık ekosisteminin büyümesini rayından çıkarabilecek düzenleyici, teknik ve sistemik risklerin kapsamlı bir değerlendirmesi yapılmalı ve gelecekteki regüle beklentisi ortaya çıkarılmalıdır.

5.1. Düzenleyici ve Uyumluluk Engelleri: MiCA Emsali ve ABD'deki Belirsizlik

Düzenleyici ortam, gelişen kuralların bir mozaiğidir. AB'nin MiCA'sı bugüne kadarki en kapsamlı çerçevedir. Netlik sağlamasına rağmen büyük euro dışı stablecoin'ler için günlük 200 milyon Euro'luk işlem limiti gibi önemli kısıtlamalar getirmektedir; bu da Avrupa'da USD cinsinden bir RWA pazarını boğabilir. ABD ise, GENIUS Yasası gibi rakip yasa tekliflerinin ihraççılar için belirsizlik yarattığı bir akış halindedir.

5.2. Teknik ve Operasyonel Zafiyetler: Akıllı Sözleşme Bütünlüğünden Saklama Başarısızlığına

Sistemin karmaşık teknolojiye dayanması, geleneksel finansta bulunmayan yeni başarısızlık noktaları ortaya çıkarmaktadır.

  • Akıllı Sözleşme Riski: RWA token'larını veya DeFi protokollerini yöneten akıllı sözleşmelerdeki hatalar veya istismarlar, fonların tamamen kaybedilmesine yol açabilir.

  • Oracle Riski: Sistem gerçek dünya verilerini (örneğin, varlık fiyatları) blokzincire beslemek için oracle'lara (Chainlink gibi) güvenir. Manipüle edilmiş veya başarısız bir oracle, yanlış tasfiyeleri veya protokol iflasını tetikleyebilir.

  • Saklama ve Cüzdan Güvenliği Riski: Dayanak fiziksel varlıkları (örneğin, ABD Hazine bonoları) tutan saklama kuruluşundaki ihlaller veya bir kullanıcının özel anahtarlarının çalınması, geri döndürülemez kayıplara neden olabilir.

  • Blokzincir Düzeyi Risk: Büyük zincirler için nadir olsa da, %51 saldırısı gibi riskler, işlem tersine çevirmeye veya sansüre izin vererek defterin bütünlüğünü baltalayabilir.

5.3. Sistemik ve Piyasa Riskleri: Stablecoin İstikrarının Paradoksu ve Gelişmekte Olan Piyasa Likiditesi

Ekosistemin birbirine bağlılığı, zincirleme başarısızlık potansiyeli yaratmaktadır.

Stablecoin "Run" Riski

Büyük bir stablecoin'in rezervlerine olan güvenin kaybolması, bir "kaçışı" (run) tetikleyerek 1:1 değerinden sapmasına (de-peg) neden olabilir. Araştırmalar, peg'i korumak için tasarlanan arbitraj mekanizmalarının bir kriz anında kaçışı hızlandırabileceğini göstermektedir. Stablecoin'ler tüm RWA piyasasının hesap birimi olduğundan, büyük bir de-peg sistemik bir kriz olayı olacaktır.

Likidite Riski

Tokenizasyon likiditeyi artırmayı vaat etse de, RWA token'ları için mevcut zincir üstü piyasalar geleneksel piyasalara kıyasla hala sığdır. Stresli bir senaryoda, büyük hacimli RWA token'larını fiyatı çökertmeden satamama önemli bir risktir.

Bu riskler zincir üstü finansal sistemin birbirine sıkı sıkıya bağlı bir "sistemler sistemi" olduğunu ortaya koymaktadır. Her bir bileşenin (RWA protokolü, stablecoin, oracle, L1/L2 blokzincir) sağlığı diğerlerine bağlıdır. Bu değer zincirinin herhangi bir noktasındaki bir başarısızlık, domino etkisi yaratır. Bir USDC de-peg'i OUSG'yi alınıp satılamaz hale getirir. Bir oracle hatası OUSG'yi yanlış fiyatlar ve borç verme protokollerinde haksız tasfiyelere neden olur. OUSG'nin akıllı sözleşmesindeki bir hata dayanak varlıkların kaybedilmesine yol açabilir. Bu birbirine bağlılık, riskin toplamsal değil, çarpımsal olduğu anlamına gelir.

Aynı zamanda firmalar mevcut düzenlemelerin gri alanlarında gezinmek için aktif olarak ürünler yapılandırmaktadır (örneğin, USDY'nin "faiz getiren bir stablecoin" yerine "getiri sağlayan bir senet" olarak yapılandırılması). Bu inovasyon yeni ürünlerin hızla piyasaya çıkmasını sağlarken, aynı zamanda gelecekteki düzenleyici baskıları da davet etmektedir. Bir düzenleyici ileriki bir tarihte bu ürünlerin özünde kısıtlamaya çalıştıkları şeylere eşdeğer olduğuna karar verebilir. Bu, yeni bir yorum veya kuralın bir gecede tüm iş modellerini geçersiz kılabileceği önemli bir "kalem darbesi" riski yaratır.


6. Finansın Geleceğini Sentezlemek

Ondo-Coinbase modelinin örneklendirdiği Geleneksel Finans ve DeFi'nin yakınlaşması, 7/24 kullanılabilirlik, programlanabilirlik ve artırılmış verimlilik ile karakterize edilen paralel bir finansal sistem yaratmaktadır. Bu yolculuk, kripto-yerel varlıklardan en güvenilir gerçek dünya finansal enstrümanlarının tokenizasyonuna doğru ilerlemekte ve ABD Hazine tahvilleri bu süreçte kritik bir "köprübaşı" varlık sınıfı olarak hizmet etmektedir.

Gelecekteki manzara, halka açık blokzincirlerde meydana gelen izinsiz inovasyon ile Swift ve üye bankaları gibi yerleşik kurumların izinli, uyumluluk odaklı girişimleri arasındaki etkileşim tarafından şekillenecektir.

Bu yeni paradigmanın nihai başarısı üç temel direğe dayanmaktadır: tüketicileri korurken inovasyonu teşvik eden düzenleyici netliğe ulaşmak, teknolojik olarak sağlam ve güvenli bir altyapı inşa etmek ve gelişmekte olan zincir üstü dünya ile köklü geleneksel finansal sistem arasında sorunsuz bir birlikte çalışabilirlik sağlamak. İlerideki yol, bir değiştirme değil, karmaşık ve zaman zaman çekişmeli bir entegrasyon yoludur.

Stablecoin ve tokenizasyon projelerinizde regülasyon uyumunu sağlamak için bizimle iletişime geçin.

Post Tags :
Share this post :